20 Ağustos 2014 Çarşamba

Ruhi Yavuz - Ankaragücü, Vefa, Şekerspor, Eskişehirspor, Adanaspor

Ruhi Yavuz ellili yıllardaki Ankara’nın futbol ortamında yetişerek yetmişlerin başına kadar Ankara, İstanbul, Eskişehir ve Adana’da futbol oynadı. Napoli’de düzenlenen Akdeniz Oyunlarında amatör milli takımla gümüş madalya kazandı. 1973’ten itibaren de yurdun birçok takımında teknik direktörlük yaptı. Kendi ağzından çocukluk, gençlik ve futbola başlayış yıllarını aktarıyoruz:

“1938 yılında doğdum. Fakat nüfus kâğıdımda 1940 Ankara doğumlu olarak gözüküyorum Babam Devlet Demiryollarında kısım şefi olarak çalışıyordu. Ben aslında Balıkesir Susurluk’ta doğmuşum. Babamın görevi nedeniyle sürekli dolaşmışız. 1952 senesinde Karabük’te çalışırken Karabük- Zonguldak hattında en uzun tünel vardır. Kısım şefi olarak dekovilde oturup yolu takip ediyormuş. Tam tünele girmeden evvel telefon hattından konuşuyorlar. Tren çok uzakta diye cevap gelince tünele giriyorlar. Biraz girdikten sonra trenin sesi duyuluyor. O bir tarafa dört tane amele diğer tarafa atlıyorlar. Babam işçilere bir şey oldu mu korkusuyla beyin kanaması geçiriyor. Hemen Ankara’ya götürdüler. Biz de o olaydan sonra Ankara’ya taşındık. Babam orada hastanede öldü.”


“Top oynamaya Karabük’te başladım. Mahalle arasında arkadaşlarla oynardık. Babam ıslık çalardı, onu duydum mu hemen eve giderdim. Tabii ayakkabıların altı oynadıkça aşınır, yirmi gün sonra giderdi. Evlerimiz tren yolunun kenarındaydı. Oradaki boşlukta oynardık. Karabük’te yaşarken, ‘Ankara’ya gitsek de bir takıma girip futbolcu olsam,’ derdim. Maalesef babamın ölümü nedeniyle Ankara’ya, akrabalarımızın yanına gittik.”   

Mamak'taki arkadaşlarıyla (ayakta sağdan ikinci).

“Ankara’da Mamak semtine yerleşmiştik. İlk kulübüm bu semtin takımı Maskespor oldu. Gaz maskesi fabrikasının takımıydı. Bizim semtte sahası da vardı. (Maskespor kırklı yıllarda Ankara mahalli liginde başarılı sonuçlar almış ve 1941 yılında Milli Kümeye katılmıştı – F.A.) 1954’te burada kaleci olarak oynamaya başladım. Cavcavlar Mamaklıydı. Tayyar Cavcav Sonradan Galatasaray’da sol bek oynamıştı. Beni takıma o sokmuştu. Antrenör akrabalarıydı, dolayısıyla takımda onların lafı geçiyordu. ‘Sen kalede oynayacaksın,’ dedi. Böylece bir sene kaleci olarak oynadım. İlhan Cavcav santrhaf oynadı. Sonra ben de onun yanına geldim. O bir iki sene oynadı, fazla oynamadı. Ağabeyi Cevat Güneşspor’da kaleciydi, o da iyi bir futbolcuydu.”

Maskespor 

“Hırslı bir oyuncu olduğum için takıma çabuk girdim ve devamlı oynadım. Kaleci başladıktan sonra defansa geçtim.  İki sene Maskespor’da oynadıktan sonra Güneşspor’a geçtim. İki sene de bu takımda oynadım. Bu kulübün her şeyi Avni Bulduk’tu. Avni Abi insanları iyi seçmesini bilen bir kişiydi. Fazla para vermezdi ama zor durumda olanlara yardım ederdi. Ben Ulus’ta Heykel’den aşağı inerken solda bir sanat enstitüsü vardı, orada okuyordum. Okul olarak Ankara birincisi olup Türkiye şampiyonasına katılmıştık.”

Ankara şampiyonu 1. Sanat okul takımında Ruhi Yavuz
ayakta sol başta görülüyor.
Ellili yıllarda Ankara takımlarının dikkat çeken bir özelliği özel maçlar yapmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkeleriyle birlikte Sovyetler Birliği ve doğu bloku ülkelerine seyahat etmeleriydi. Bu konuda başı çeken Demirspor Almanya ve Sovyetler Birliği’nde turnelere çıkmıştı. Ankara karması da Romanya’da çeşitli maçlar oynamıştı. Fakat Güneşspor gibi mütevazı olanaklara sahip bir takımın Sovyetler Birliği’ne seyahat etmesini öğrenmek bizim için şaşırtıcı oldu. Ruhi Yavuz da bu seyahate katılanlardan: “1959’da Güneşspor’la özel maçlar yapmak üzere Rusya’ya gitmiştik. Takviye olarak Beton Mustafa’yı da götürdük. Uçakla Kars’taki askeri havaalanına indik. Oradan trenle sınırı geçtik. Önce Bakü’ye gittik. Sonra Moskova dahil dört ayrı şehirde maçlar yaptık. Dönüşte Erzurum üzerinden geldik.”


Ruhi Yavuz bu turnuvadan dönüşünde Ankara mahalli kümesinde mücadele eden Güneşspor’dan ayrılıp Milli Ligde oynayan Ankaragücü’ne geçti. O transferin nasıl gerçekleştiğini şöyle anlatıyor: “Ben Rusya’ya giderken MKE’de çalışan kız kardeşlerime, ‘Benim lisansımı alın da Ankaragücü’ne geçeyim,’ dedim. Zaten Güneşspor’da amatör olarak oynuyordum. Onların lisansı alması sayesinde Ankaragücü’ne geçtim. Takımda Candan Dumanlı ile birlikte en genç oyunculardık. Fenerbahçeli Hüsamettin Abi, Beşiktaşlı Fahrettin Cansever bizim takımda oynuyordu. Fahrettin Abi daha sonra Şekerspor’da hocam da oldu.”


Ruhi Yavuz 1959-60 sezonunda Ankaragücü’nde fazla forma şansı bulamadı. İkinci sezonunda Ziya Taner’in antrenör olmasıyla birlikte tam daha fazla oynamaya başlamıştı ki askerlik görevi nedeniyle futbola iki sene ara vermek zorunda kaldı. Zira 27 Mayıs 1960’ta ülke yönetimine el koyan askeri rejim askerliğini yapan futbolcuların takımlarında oynamalarını yasaklamıştı: “İkinci sezonumda Ankaragücü’nde sekiz maç oynadım. Sonra askerlik geldi. Yedek subay öğretmen olarak Kocaeli’nin Akmeşe köyüne gittim. İki sene boyunca burada öğretmenlik yaptım. Şalvarlı kız öğrencilerime erkeklerle birlikte maç yaptırırdım. Hafta sonları İzmit’e gidebilmek için beş kilometre yürüyüp yola çıkardım. Oradan Ankara’ya geçerdim. O yürüyüşlerin bana faydası oldu.”


“Öğretmen olduktan sonra sadece ilk hafta Ankara’da oynanan Adana Demirspor maçına gidebildim. Ankaragücü sahasının önünde hocamız rahmetli Ziya Taner’in yanına gidip başarılar diledim. O sırada Mamak’tan iki üç arkadaşım da dışarıda duruyordu. Beraber 19 Mayıs’a gidip maçı seyredecektik. Ziya Hoca, ‘Durumun iyi mi, hazır mısın?’ dedi. Ben, ‘Hazırım,’ diye cevap verince, ‘Hemen soyun gel,’ dedi. Hemen oynattı beni! O maç Ankaragücü’nde son maçım oldu. Bir daha oynama fırsatı bulamadım.”

Ruhi Yavuz askerlik hizmetinin bitmesiyle birlikte 1962-63 sezonundan itibaren yeni bir şehirde yeni bir takımın yolunu tuttu. Bu takım Vefa’ydı. İstanbul’un bu köklü kulübüne nasıl geçtiğini şöyle açıklıyor: “Askerliğimin bitmesine yakın beni takip edenler Vefa’ya tavsiye etmişler. Zonguldak’ta yapılan bir maçta beni de oynattılar. Beğenilince hemen geçtim Vefa’ya.” Ruhi Yavuz’un Vefa’ya geldiği sezon Milli Ligde takım sayısı politik müdahaleler yüzünden yirmi ikiye çıkmıştı. Takım fazlalığı yüzünden maçlar on birer takımlı iki grupta oynandı. O sezon Vefa’nın kadrosunda sonradan uzun yıllar takım kaptanlığını yapacak olan Bekir Psav, Altay’da yıldızı parlayacak Enver Katip gibi gençlerin sayısı fazlaydı. Tecrübeli oyuncuların eksikliğini çeken Vefa o sezon ilk kez 2. Lige düştü.

Bu maçta yer alan ve isimleri yazılmayan diğer futbolcular Mustafa, Haydar,
Aydoğan ve kaptan Nejat.
Vefa 2. Lige düşse de Ruhi Yavuz başarılı futboluyla dikkat çekmişti: “Ankaragücü’nden Vefa’ya geldiğim zaman sol bektim. Sol ayağım yoktu ama kademeye, yardımlaşmaya devamlı girdiğim için sağ ayakla işimi görüyordum. O sene 1. Ligde en iyi sol bek seçilmiştim. Çalışmayı, koşmayı çok seviyordum. Amatör ruhla çalışıyordum. Zaten Vefa’dayken de amatör statüde oynadım. Bu sayede amatör milli takımla 1963’te Napoli’de yapılan Akdeniz Oyunlarına katıldım.” Kaleci Nihat ve Ali, Sanlı, Ayfer gibi isimlerin yer aldığı milli takım başarılı bir performans gösterip finale yükseldi. Finalde ev sahibi İtalya’ya 3-0 yenilerek ikinci oldu.

Amatör milli takım Napoli'deki final maçından önce. Ruhi Yavuz antrenör Sabri Kiraz'ın yanında.
Ruhi Yavuz 1963-64 sezonunda ilk kez düzenlenen Türkiye 2. Liginde yine Vefa formasını giydi.  Ağırlıklı olarak İstanbul ve Ankara takımlarının bulunduğu ligde Vefa üst sıralarda yer almakla birlikte şampiyonluğu Şekerspor’a kaptırdı. Ruhi Yavuz’un ertesi sezon yeni takımı da Şekerspor oldu. Böylece yaklaşık dört yıl sonra Ankara’ya dönmüştü. Şekerspor’da sonradan Eskişehirspor’da birlikte oynayacağı Muzaffer, Vahap ve kaleci Yusuf Şimşek, Beşiktaş’tan gelen Muharrem Domaniçdağ, kaleci Pire Mehmet gibi oyuncularla birlikte mücadele etti. Ertesi sezon bu kadroya Arap Güngör ve Galatasaraylı Selçuk gibi isimler katıldı.


Ankaragücü ve Vefa’dan sonra Şekerspor’da da iki sezon oynayan Ruhi Yavuz’un yeni takımı Türkiye 1. Ligine yeni çıkan Eskişehirspor oldu. İlk iki sezonunda orta sıralarda yer alan takımın üçüncü sezonda fırtına gibi esip şampiyonluğu zorlayarak ikinci olduğu günlere tanıklık etti. Özlemle andığı o günleri şöyle anlatıyor: “Eskişehir hepsinden başkaydı. Oynadığımız yıllarda takımda bir arkadaşlık ve samimiyet vardı. Hırs vardı. Hata yapmamaya çalışırdık. Arkadaşlarımızla hâlâ görüşürüz. Senede bir iki kere Eskişehir’e gider kalırız. İstanbul deplasmanına geldiğimiz zaman üç-dört bin kişi sabahın erken saatlerinde kaldığımız otelin önüne gelir ‘Es Es Es… Ki Ki Ki…’ diye tezahürata başlardı. Hemen balkona çıkıp onlara el sallar sonra kafayı vurup tekrar yatardık. Seyirci tribünlerde kötü tezahürat yapmazdı. Tek tük edenler olursa da susturulurdu. 1969’da şampiyonluğu Galatasaray’a kaptırdık. Orada tecrübesizliğimiz etkili oldu. Amatör ruhla oynuyorduk biz. Şekerspor maçında Arap Güngör’ün 89. dakikada attığı golle berabere kalınca şampiyonluğu kaybettik.”

Eskişehirspor 1966-67 sezonunda Ali Sami Yen Stadında bir maçtan önce.
Centilmen bir oyuncu olan Ruhi Yavuz Galatasaray’la oynadıkları bir maçta rakibe küfür ettiği gerekçesiyle uzun bir ceza alsa da sonradan bu cezası hafifletilmiş: “Galatasaray ile oynadığımız bir maçta hakem yanlış bir karar vermişti. Ben de hırsımdan dolayı yanlış bazı şeyler söyledim ama gazetelerde yazdığı gibi küfür etmedim. Hakem beni Ankara’dan tanıyordu. Çağırdı beni. ‘Ruhi seni şimdi atmıyorum ama sonra hesabını soracağım,’ dedi. Sonra üç ay ceza geldi bana. Ceza heyetinden çıkınca hemen durumu başkana söyledim. ‘Git maç sırasında muhatap olduğun oyunculardan küfür etmediğine dair yazılı beyan al,’dedi. Doğru İstanbul’a Galatasaray kulübüne gittim. Gündüz Kılıç oyuncularını topladı. ‘Bakın Eskişehir’den geliyor, takımı için canını veriyor bu adam, ne istiyorsa yazın ve altını imzalayın’ dedi. Sonuçta sadece bir maç oynamayarak cezamı tamamladım.”


Ruhi Yavuz’un futbolcu olarak son durağı Adanaspor oldu. 1969-70 sezonunda geldiği güney ekibi o sezon 2. Ligde Karşıyaka ile giriştiği şampiyonluk mücadelesini ikinci olarak tamamladı. 1970-71 sezonunda teknik direktör Bülent Eken yönetiminde şampiyon olarak tarihinde ilk kez 1. Lige yükseldi. Ruhi Yavuz antrenörlük hayatına da Adanaspor’da başladı: “Futbolu bıraktıktan hemen sonra antrenör kursuna katıldım. 1973’ten itibaren hocamızın görevi bırakması üzerine Adanaspor’u çalıştırarak hocalığa başladım. Bir dönem Eskişehirspor’da görev yaptım, altyapıyı çalıştırdım. Sonra teknik direktör olarak muhtelif şehirlerde on beş civarında takım çalıştırdım. Antakya’ya üç kere gittim. Bunların birinde Hatayspor’u bir üst lige çıkardım.”


Çocukluğunda koyu bir Beşiktaşlı olan Ruhi Yavuz dört oğlunun ismini Şenol, Birol, Gürol ve Varol koymuş. 1989-90 senelerinde Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği başkanlığını yapan Ruhi Yavuz 1997’den beri İzmir’de yaşıyor.



6 yorum:

  1. Herşey güzeldi ,her zamanki gib ,Fethi Aytuna

    YanıtlaSil
  2. Yazılarınız,araştırmalarınız çok güzel,teşekkürler emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Ilgiyle okudum, ellerinize saglik, izninizle bu guzel yazinizi tum Eskisehirspor taraftarlari okuyabilsin diye Eskisehirspor forumunda da paylasacagim.

    YanıtlaSil
  4. 1969 Yılında Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi Futbol takımının Balikesirde yapılacak üniversiteler futbol şampiyonası için seçme yaptınız,Sami Bayraktar da vardı akademide,beni ads yaptığımız seçme maçında sağbek oynattın Küçük Organa karşı,ve Kadroya almadın,halbuki ben ortasaha oynayan biriydim,neden böyle birşey yatın mertçe şöyle.Oysaki ben amatörde Köprü yapmalıdır da banko oynayan Raif Yonga nın tek geçtiği ortasaha oyuncusuydum.

    YanıtlaSil
  5. babam iyiki swnin oğlunun seni çok seviyorum

    YanıtlaSil
  6. Babam olduğun için çok gururluyum...

    YanıtlaSil