1955 senesinde Manisa’nın amatör bir takımından Göztepe’ye
iki kardeş futbolcu geldi. Aralarında sadece iki yaş vardı. Zaman içinde
kardeşlerin küçüğü Gürsel, Göztepe’nin efsane kadrosunun en önemli
unsurlarından biri olup “Koca Kaptan” namıyla unutulmazlar arasına girerken;
büyüğü Güler üniversite eğitimini ve meslek hayatında yükselmeyi seçmişti.
Seyredenler onun da kardeşi gibi çok iyi bir futbolcu olduğunu söylüyordu. Ne yazık
ki futbol hayatı kendi kararıyla 1961 yılında, Göztepe’nin tırmanışa geçmesinden
kısa bir süre önce sona erdi. İzmir’in Güzelyalı semtinde sessiz sedasız
yaşamını sürdüren Gürsel Aksel futbola nasıl başladığını anlattı.
“1935 Uzunköprü doğumluyum.
Babam mübadele sırasında 1925’te ailesiyle birlikte Selanik’ten Türkiye’ye
gelmiş. Bursa’nın Mustafakemalpaşa kazasına yerleşmişler. Buraya gelince memur
olmuş. Uzunköprü Ziraat Bankasında müdürken Gürsel’le ben dünyaya gelmişiz.
Gürsel 1937 doğumlu. Babam buradan Balıkesir’e, oradan Ödemiş’e, ardından
Manisa’ya tayin oldu. Çocukluğum Balıkesir’de geçti, ilkokulu burada okudum.
Futbola Ödemiş’te mahalle arasında oynayarak başladık."
Aksel kardeşlerin kaderi Manisa'ya taşınmalarıyla birlikte değişecekti. Bir yandan lisede okuyorlar, diğer yandan kentin başta gelen takımlarından birinde oynuyorlardı: "Gürsel'le birlikte Manisa
Gençlik takımına girdik. Göztepe Manisa'ya gelerek bizim takımla bir hazırlık maçı
oynadı. Güzel oynadık ve 2-1 yendik. İki golü de ben atmıştım. Zaten daha
önceden maçlarımızı takip ediyorlarmış. Demokrat Parti Manisa milletvekili Cevdet Özgirgin kulübü haberdar etmiş. Göztepe'yi yendiğimiz maçtan sonra Zeki Çırpıcı gelip bizi aldı."
 |
Aksel kardeşler Manisa Gençlik takımında. Güler oturanlar arasında soldan üçüncü, Gürsel sağ başta.
Elinde flama tutan küçük çocuksa kulüp başkanının oğlu ve geleceğin ünlü müzisyeni İlhan Şeşen. |
Böylece Aksel kardeşler 1955 yılında İzmir'e gelirler: "1955
Haziran ayında Göztepe’ye geldik. Ben yirmi yaşındaydım, Gürsel on sekiz yaşındaydı. Hatta Gürsel on sekiz yaşını doldurmamıştı, bir ay beklediler profesyonel mukavele imzalamak için. Ben
Göztepe kulübünün ilk profesyonel futbolcusuyum. O zamanki parayla ikimize
toplam 1000 lira vermişlerdi. Biz hayatımızda 1000 lirayı bir arada hiç
görmemişiz, o zaman bizim için büyük paraydı. Ayda 200 lira da maaş
veriyorlardı. Ayrıca maç başına 25 lira, 50 lira prim alırdık."
 |
Güler Aksel (solda), Güzelyalı'da şimdi sahil yolunun geçtiği,
dönemin ünlü mekânı Mez Gazinosunda profesyonel futbolcu
olmasını sağlayan mukaveleyi imzalıyor. |
Birbirine bağlı olan aile fertleri böylece futbol yüzünden ayrı düşerler: "İlk sene ailemiz Manisa’da
kaldı.
Kulüp bize Göztepe’de Kilise Sokağında ev tutmuştu. Fakat intibak
etmekte zorlandık. Bizim ufağımız
kız kardeşimiz vardı. Onun kaydını İzmir Kız
Lisesine aldırdık, böylece bizim yanımıza geldi.
Ertesi sene de annem yanımıza
geldi. Babam zaten banka müfettişi olmuştu, sürekli dolaşıyordu."
İki kardeşin birbirine ne kadar bağlı olduğu bütün fotoğraflarda birlikte poz vermelerinden bellidir.
Başlangıçta futbol sahasında da yan yana mevkileri paylaşırlar: "Ben sağ açık oynardım. Gürsel
benim yanımda oynadı bir süre, yan yana çok güzel maçlar çıkardık. Sonra onu
sol içe aldılar."
 |
Göztepe'nin 1959-60 sezonundaki kadrosu. |
1955'te Göztepe'ye geldiklerinde Milli Lig henüz kurulmadığından İzmir Ligindeki maçlarda yer alırlar.
Böylece İzmir dışındaki futbolseverler onları izlemekten mahrum kalır. 1959'da Milli Ligin kurulmasıyla
birlikte üç şehrin takımları birbiriyle maç yapmaya başlar ve diğer kulüp yöneticilerinin dikkatini çekerler.
 |
Göztepe'nin 1959 kadrosundan beş oyuncusu (soldan):
Güler, Gürsel, Hakkı, Ayhan, Rahmi. |
"1959 senesinde Karagümrük bize o zamana göre büyük para teklif etti. İkimizi 50 bin liraya transfer etmek
istediler. Kadri
Aytaç o zamanlar 60 bin liraya Galatasaray’dan Karagümrük’e geçmişti. Biz toplam 20 bin
liraya
Göztepe’de kaldık. İzmir’i ve Göztepe’yi sevmiştik, muhit değiştirmek
istemedik. Daha sonra Gürsel’e Fenerbahçe’den filan çok büyük teklifler geldi
ama gitmedi."
 |
Güler ve Gürsel Aksel, 1959 yılında Milli Ligin ilk sezonunda
Alsancak Stadında Karagümrük'ü 3-0 yendikleri maçtan sonra
dönemin büyük yıldızı Kadri Aytaç ile birlikte. |
İki kardeş bir yandan futbol oynarken diğer yandan eğitimlerini sürdürüp üniversiteyi bitirirler: "İkimiz de
Yüksek Ticaret Mektebini bitirdik. 1950’lerde Teknik
Üniversite hariç bütün üniversitelere imtihansız
girilebiliyordu. Hatta okula
girmeden önce beni Gençlerbirliği istemişti. Ankara’da Siyasal Bilgiler’de
okuyacaktım. Koç Yurdunda yatıp kalkacaktım, aylık da vereceklerdi. Gözüm o
okulda olduğu halde
gitmedim, Göztepe’de kaldım."
Güler Aksel birlikte çalıştığı hocaları şöyle sıralıyor: "İlk antrenörümüz Ruhi
Karaduman’dı. Sonra Reha Eken
ve Bülent Eken’le çalıştık. Sonra Alman bir
antrenör geldi. Daha sonra Adnan Abi’yle (Süvari) çalışmaya
başladık. Ben onunla bir sezon çalıştım."
Güler Aksel belki en verimli olacağı bir dönemde, yirmi altı yaşındayken yedek subaylık hizmetine başlar:
"1961’in Ekim
ayında askere gittim. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra askeri idare, asker
futbolculara oynamayı yasakladı. O zaman yedek subaylık iki sene sürüyordu. Bu
dönem boyunca hiç oynayamadım. Askerden
dönünce de futbolu bıraktım. Emlak Kredi Bankasına girip çalışmaya başladım. İki sene hiç top oynamayınca
tekrar
başlamak zor geldi. Ben zaten oynarken de futboldan istikbal beklemiyordum.
Önceliğim okulumu bitirmek, aileme yük olmamaktı."
 |
Aksel kardeşler Alsancak Stadında bir Beşiktaş
maçından önce Kaya Köstepen'le birlikte.
|
Böylece Gürsel yoluna devam ederken Güler Aksel erken yaşta futbola veda ederek futbolseverleri iyi bir oyuncuyu izlemekten mahrum bıraktı; bankacılık mesleğini sürdürüp emekli oldu. Emeklilikten sonraki günlerini Güzelyalı parkının karşısındaki dükkanına sık sık uğrayan futbolcu dostlarıyla eski günlerini yad ederek geçirdi.
Göztepe kulübünün unutulmazları arasına adını yazdıran Güler Aksel, kendisiyle son görüşmemizden kısa bir süre sonra, 4 Nisan 2013'te hayata veda etti.