“Onu 1954 Nisan’ında
İstanbul’dan Frankfurt’a giden bir uçakta, yani havada tanımıştım. Genç Milli
Takımla Dünya Gençler Şampiyonasına giden genç bir spor yazarıydım. Genç
takımımızdaki futbolcuların çoğunu tanımıyordum. Ben değil, spor kamuoyu da tanımıyordu
daha. (…) Uçakta dolaşarak genç futbolcu kardeşlerimi tanımak istedim. Bir ara
mahcup tavırlı, başı önünde birine yanaştım: “Sizin adınız?” Çekingen çekingen
konuştu: “Metin… Benim adım Metin Oktay… İzmir Yün-Mensucat takımında
oynuyorum.” Böyle tanışmıştık Metin’le. Sonra onu ilk kez futbol alanında,
Belçika maçında attığı iki golle tanımıştım. Toplara bir vuruşu vardı ki… Daha
sonra İsviçre gençlerini 1-0 yenerken golcümüz yine Metin’di.” (1)
Halit Kıvanç anılarını kaleme
aldığı kitabında Metin Oktay’la ilk tanıştığı anı böyle anlatıyor. On sekiz
yaşını yeni bitirmiş olan Metin Oktay, o sezon İzmir Liginin iddiasız ama zaman
zaman başa oynayan takımların canını yakan kulübü Yün Mensucat’ta oynuyordu.
Aslında daha bir yıl önce, yani 1953’te İzmir’in amatör takımlarından Damlacık
kulübünde oynarken genç milli takım aday kadrosuna seçilmişti. İlk kez aday
kadroya seçilmesini ve yaşadığı hayal kırıklığını kendi anılarında şöyle
anlatıyor:
“Kim tavsiye etti, kim
seyretti, kim beğendi bilmiyorum. Damlacık’taki üçüncü ayımda genç milli takım
aday kadrosuna davet edildim. Gönderilen davet telgrafında İstanbul’a gitmem ve
Moda’da Mano Palas’taki kampa katılmam isteniyordu. Lise birinci sınıfta okuyan
bir öğrencinin sevincini düşünebiliyor musunuz? Önce İstanbul’u göreceğim,
sonra genç milli takımla birlikte Belçika’ya gideceğim.
Genç milli takım aday kadrosuna
İzmir’den sadece ben ve kaleci Seyfi Talay seçilmiştik. İstanbul’a birlikte
gittik Seyfi ile. Arkadaşlarıma ve ay-yıldızlı takıma çok iyi ayak uydurmuştum.
İyi oynuyor, hazırlık maçlarında güzel goller atıyordum. Brüksel’e gidecek
oyuncular için tek tip elbise sipariş edilmişti. Provalara ben de katılmıştım.
Küçücük bir çocuktum. Sevinçten havalara uçuyor, ama kimselere bu büyük sevgimi
belli etmiyordum. İzmir’e bir mektup yazıp babamdan 100 lira para istedim.
Avrupa’ya gidiyorum, bana para gönderin diye yazmıştım. O zaman 100 lira iyi
paraydı.
Seyahat günü gelip çatmıştı. O
gece Futbol Federasyonu başkanı Orhan Şeref Apak, antrenör Cihat Arman’la birlikte
beni yanına çağırdı ve şöyle dedi: ‘Seni Brüksel’e götüremiyoruz oğlum. Bak
Metin, sen gelecek yıl da genç milli takımda oynayabilirsin. Aynı azim ve
hırsla çalış.’ O an sanki başımdan aşağı kaynar sular boşalmıştı. Dedim ya
çocuktum. Gözyaşları arasında Orhan Şeref Apak’ın yanından ayrıldım. Benim
yerime son anda o seyahat kadrosuna Hacettepeli Ercan alınmıştı. O gece
öğrendim ki, Ercan’ın babası meğer Ankara futbol ajanı imiş!” (2)
1954 yılının İzmir genç karması. Metin Oktay sağdan dördüncü. Onun solunda geleceğin Altay kaptanı Kazım Yıldız var. Kaleci Akın Barhan. (Ege Ekspres) |
Metin Oktay Dünya Gençler
Şampiyonasına gidemese de artık dikkat çeken bir oyuncuydu. İzmir’e döndükten
sonra Yün Mensucat takımına transfer oldu. Bu takıma nasıl girdiğini ve
buradaki günlerini yine anılarından okuyalım: “Genç milli takıma çağrıldıktan
sonra birkaç kulüp bana gözünü dikmişti. Bunların arasında Yün Mensucat da
vardı. O zaman Yün Mensucat’ta Adnan Süvari hem futbolcu hem de antrenördü.
Teklifleri bana cazip geldi. Ayda 300 lira vereceklerdi. Kabul ettim.
Yün Mensucat’a 300 lira maaşla
transfer olunca dünyam değişmişti. İşçi kadrosunda gösteriyorlardı beni. Artık
bir an önce büyümek istiyordum. Bir anda herkesin sevgilisi olmak, futbolda
büyük mesafeler kat etmek istiyordum. O yüzden lise birinci sınıfın sonunda
okulumu terk ettim. Çünkü futbolla okulun bir arada yürüyemeyeceğini
anlamıştım.
Adnan Süvari Affan ile beni
çift santrfor oynatırdı. Kendisi de oyun kurucu olarak sahada görev yapardı. O
sezon yeni formamla 14 gol attım ve o yılın sonunda Yün Mensucatlı Metin olarak
tekrar genç milli takım aday kadrosuna davet edildim. Artık kişiliğimi bulmaya
başlamıştım. Gün geçtikçe futbolum olgunlaşıyordu. O yüzden genç milli takım
kampına giderken ‘harcanma’ korkusunu üstümden atmıştım.” (3)
Adnan’lı, Metin’li, Affan’lı
Yün Mensucat o sezonu (1953-54) Altay ve İzmirspor’un ardından üçüncü bitirme
başarısını gösterirken Karşıyaka, Göztepe, Altınordu gibi takımların üstünde
yer almıştı. Genç Metin 32 gol atan takımına 14 golle büyük katkıda bulunurken
artık iyice sivrilmişti. Muhtemelen İzmir genç karmasını çalıştıran büyük
futbolcu Sait Altınordu’nun da bunda rolü vardı. Nitekim İzmirli gazeteci Beliğ
Beler bir hazırlık maçında izlediği genç karma oyuncuları hakkında şu satırları
yazıyordu: “İki ay evvel gördüğüm gençler aynı elemanlar olduğu halde
tanınmayacak derecede değişmişler. Top stopları, vuruşları, velhasıl her
şeyleri eskisiyle kıyas kabul etmemektedir. Sait gençlerin yürüyüşlerine,
koşmalarına bile tesir etmiş.” (4)
İzmir'de İzmir ve İstanbul genç karmaları arasında yapılan maçta Metin Oktay, kaleci Varol Ürkmez ile mücadelede. Sağ tarafta onları izleyen oyuncu Şeref Has. (Yeni Asır) |
İzmir’de bölge karmaları
arasında yapılan maçlardan sonra Metin Oktay bir kez daha genç milli takıma
seçildi. Artık hiçbir kuvvet onu takımdan çıkaracak durumda değildi. Böylece
Dünya Gençler Şampiyonasına katılacak kafilenin içinde kendine yer buldu.
Millilerin oynadığı ilk maçta forma giydi ve attığı gollerle kazanılmasında
büyük pay sahibi oldu: “1954 yılının 11 Nisan günü Batı Almanya’nın Leverkusen
şehrinde Belçika’ya karşı ilk defa ay-yıldızlı formayı sırtıma geçirdim. … 4-0
kazanmıştık o maçı. Ben de iki gol atmıştım. Yabancı bir ülkede, yabancı bir
sahada, üstelik milli formayla attığım o iki gol, bana dünyalar bağışlamıştı sanki.
İkinci golü attıktan sonra sakatlanmıştım. Ama o büyük mutluluk, o büyük acıyı
çoktan bastırmıştı bile.” (5)
(Ege Ekspres) |
Genç milliler Almanya'da kaldıkları binanın önünde. Metin Oktay arka sırada sol başta. Antrenör Cihat Arman orta sırada sağ başta. (Reşat Erte'nin kitabından) |
(1) Halit Kıvanç, Futbol Bir
Aşk, s. 75-76.
(2) Metin Oktay, Top ve Ben, s.
11.
(3) Top ve Ben, s. 12-13.
(4) Yeni Asır, 26 Şubat 1954.
(5) Top ve Ben, s. 13.
(6) Reşat Erte, Genç Milli
Takımımızın 1954 Almanya Hatıraları, s. 30.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder