1950’lı yıllarda Aydın
vilayetinde bir futbolcu patlaması yaşandığı anlaşılıyor. Memleketin havasından
mı suyundan mı, yoksa iş bilen bir hocanın keşfetmesi sayesinde mi bilinmez, bu
yetenekli futbolcu kuşağı önce İzmir takımlarına dağılmış. Bunların bir kısmı
orada fazla kalmayıp İstanbul’un büyük kulüplerine transfer olmuş. Sümer Çulha
İzmir’e gelip kalanlardan. Futbol hayatı bugün aralarında büyük bir rekabet
yaşanan iki İzmir kulübünde geçmiş. Artık yılın büyük bir bölümünü Burhaniye’de
geçiren Sümer Çulha ile Karşıyaka kulübünde futbolculuk günlerini konuştuk.
“21 Aralık 1936 doğumluyum. Aydın
Söke’de doğdum. Babam tam on dokuz sene askerlik yapmış. Yemen, Bağdat,
Trablusgarp, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı bütün cephelerde bulunmuş. Bütün
harpler bitip eve döndüğü zaman babaannem tanımamış onu. Annem İzmir Bornovalıydı.
Babam önceleri manifatura tüccarlığı yaparmış. Daha önce Paris’ten vagonlarla
mal gelirmiş. Sonra 1930’da dünyada büyük ekonomik kriz çıkınca Söke’de bir
dükkâna kalmış sadece. Beş vakit namaz kılardı ama açık fikirli, sosyal bir
insandı. O yüzden top oynamama karışmazdı.”
“İlkokul ve ortaokulu Söke’de
okudum. O tarihlerde Söke’de lise olmadığı için Aydın Lisesine gittim. Lisede
futbol oynarken 1951-52 yıllarında Aydın karmasına seçildim. Kaya (Köstepen),
Güven (Önüt), Doğan (Akı), Aykut (Akkor) hep beraber İzmir’e geldik. Ben evvela
Altay’a gelmiştim. Turgutlulu Gönen’le birlikte idmanlara çıkıyorduk. Altay’da
oynayan Coşkun Dağlıoğlu, Koç Mustafa da Aydın’dan gelmişti. Biz Aydın karması
olarak on dört kişi olduğu gibi İzmir’e transfer olduk. Altay’da özel maçlarda
oynadık. Transfer ayı gelince bir anlaşmazlık oldu, Gönen Altay’da kaldı, ben
1954’te Karşıyaka’ya transfer oldum. Aynı zamanda Karşıyaka’da özel akşam
lisesinde okumaya devam ettim. Takımda şimdi olduğu gibi her sezon beş on kişi
değişmezdi. İki üç oyuncu girerdi her sene yeni olarak. Takım başarısı da öyle
gelirdi. Ben Karşıyaka’ya geldiğimde uzun süre kenarda bekledim.”
"Aydın’dan ilk geldiğimiz zaman
Kaya ve Doğan geri döndüler. İzmirsporlu Aykut da geri döndü, ben kaldım.
Takımlardaki eski oyuncular dışarıdan gelenlere pek arkadaşça davranmazlardı.
Profesyonellik yeni başlamıştı ama hâlâ amatörce bir hava vardı. Eskilerle
kaynaşmak zordu. Benim gittiğim lise vardı da o sayede kaldım. Gönen de daha
yakından geliyordu. Bana primler hariç 250 lira maaş, 2.500 lira da peşin para
vermişti Karşıyaka kulübü. O zaman bir yüzbaşının maaşı 200 liraydı. Bunu
kıyasladığımız zaman iyi bir paraydı. O sıralarda genç milli takım aday
kadrosuna çağırılmıştım. Önce Ankara’da sonra İstanbul’da kampa girdik. Sonra
Kaya, ben, Doğan çıkarıldık. Puşkaş Ergun’la Metin gitti milli takıma.”
“Ben Karşıyaka’ya geldiğim
zaman kalede Petrica ve Hamamcı Mehmet vardı. Gazcı Erol, Küçük Erol, kaleci
Akın, Ogün, Bulut gibi isimler oynuyordu Karşıyaka’da. İlk sağ açık olarak
başladım. Sağ iç de oynuyordum. Balaşist isimli bir Macar antrenörümüz oldu. O
beni orta sahaya aldı. Bu antrenör Torino’yu dünya şampiyonu yapmıştı. Korkunç
bilgili bir insandı. Bize 1957’de gelmişti. Ertesi sene İzmir mahalli liginde
şampiyon yapıp Milli Lige soktu. 1958 yılında İzmir’in en sevilen futbolcusu
seçilmiştim.”
1958-59'da İzmir profesyonel liginin son şampiyonluğunu kazanan Karşıyaka takımı: Rafet, Akın, Yılmaz, Bulut, Sümer, Özgen, K. Erol, Özcan, Ogün, Oktay, Nevzat. |
“Fener’in en hızlı olduğu
zamanlarda burada maç yapacaktık. O zamanlar hemen sahaya çıkıp ısınamıyordun.
Alsancak Stadında kenarda bir ısınma yeri vardı. Ogün bizden evvel çıkmış, ısınıyormuş.
Tabelacı çocuğa bizim KSK’yı üste koyacaksın demiş. Çocuk da hayır olmaz demiş.
Çocukla o yüzden kavga etmiş. İçeri geldi, çok öfkeliydi. Gittim tabelacı
çocukla konuştum, KSK ismini üste koydurmaya ikna ettim. Ogün öfkesinden
içeride ağlıyordu. Sonunda o maçı aldık. Can filan vardı Fener’de. O da
unutamadığım olaylardan biridir.”
1958'de oynanan bir Karşıyaka-Altay maçı. |
“Karşıyaka’ya Balaşist’ten
sonra Adnan (Süvari) Abi geldi. O daha sonra Göztepe’ye geçince beni de oraya
aldı. O zaman İzmir’de en büyük parayı aldım. O zamanlar Kadri Aytaç 55 bine
Karagümrük’e gitmişti. Bana 45 bin lira verildi. Transfere iki üç gün kala bir
arabayla beni alıp bir yere götürmüşlerdi. Ben yarı paraya Karşıyaka’da kalmak
istedim ama Selçuk (Yaşar) Abi o parayı veremeyiz dedi. Ogün de aynı şekilde
gitti. Zeki de İzmirspor’a aynı sebeplerle gitti. Karşıyaka kendi evlatlarına
sahip çıkamadı. Hatta Adnan Süvari Ogün’ü, Bulut’u, Küçük Erol’u da almak için
benden yardım istedi. Bu takımı yaparsam değil İzmir’in, Türkiye’nin en iyi
takımı olur demişti. ‘Adnan Abi ben Karşıyaka’da otururken böyle bir şey
yapamam,’ dedim. Ben Göztepe’de futbol oynarken nişan yemeğimi burada
yapmıştım. Şimdi ikisi düşman gibi.”
“Şu resmi bilhassa
getirdim.1963 yılına ait. Bu benim nişanım. Bu avukat Riyaz Kayıhan (Ümit
Kayıhan’ın babası). Altınordu’da yöneticilik yapmıştı. O zamanki dostluklara
bak. Maç biterdi, kardeş gibi sahadan çıkardık. Sahada mücadele ederdik ama
kavga etmezdik. Çirkin tezahürat çok ender olurdu ve yapanı sustururlardı.”
“Göztepe’de oynamaya başladığım
sırada Bahri Galatasaray’a gidince kulübe 90 bin lira gelmişti. Yönetici Saffet
Kuyaş o parayla üç dört oyuncu aldı. Çağlayan geldi, Talat amatör olarak geldi
mesela. Göztepe’deyken İstanbul’da bir Galatasaray maçına çıkmıştık. Yenerlerse
şampiyon olacaklardı, puan kaybederlerse Fenerbahçe şampiyon oluyordu. Bütün
tribünler gelin gibi süslenmişti. Saha kenarına portatif tribünler kurulmuştu.
Tacı zor atıyorduk. Galatasaray’da Kadri, Turgay, Metin, Suat yani çok kuvvetli
bir kadro vardı. 2-1 kazandık o maçı. Göztepe’de unutamadığım bir maç daha var.
Yanılmıyorsam 1965’te İzmir’de bir Ankaragücü maçı oynamıştık. Topa orta yapmak
için vurmuştum, top gitti doksana takıldı. Ertesi gün gazetede ‘Sümer topu
iğneyi iplikten geçirir gibi köşeye bırakıverdi,” diye yazmıştı.”
Göztepe on biri. Ayaktakiler: Erdoğan, Cahit, Ayhan, Nevzat, Gürsel, Önder. Oturanlar: Hakkı, Tuncer, Sedat, Sümer, Güler. |
“Benim oynadığım Karşıyaka da,
Göztepe de çok iyi takımlardı. Eskiden idmana çıktığımız zaman önce topla biraz
oynardık. Sonra antrenör gelince ısınma hareketleri yapılırdı. Genç takımla
idman maçı yapacaktık. Kaleci Ali o zaman genç takımda sol açık, Halil de
kaleci oynuyormuş. Biz maçtan önce kaleye şut çekiyorduk. Kaleye de Ali
geçmişti. O sırada bizim kalecimiz Erdoğan sakatlanmıştı, bir tek Burhan
kalmıştı. Adnan Abi’ye bu çocukla bir ilgilensene dedik. O şekilde A takımı
kadrosuna aldık. Seracettin o sene Lefter’le kavga edip Fenerbahçe’den bize
gelmişti. O sıralarda İstanbul’da Fenerbahçe’yle maçımız vardı. O maçta Ali
oynadı. İki üç tane topa uzandı, bir anormal kurtarış yaptı. Maç 0-0 bitti.
Bütün gazeteler Ali’den bahsetmişti. Nur içinde yatsın Adnan Abi çok beyefendi
bir insandı. Dört beş lisan bilirdi. Konuştuğu zaman bir profesör ders verir
gibi dinlerdik. Türkiye’de futbolu en iyi oynatan kişidir. Balaşist bize
futbolun nasıl oynanacağını öğretmişti, Adnan Abi de nasıl iyi oynanacağını
öğretti. Ben rakibe göre tedbir almayayım, rakip beni düşünsün zihniyetine sahipti.”
İstanbul'da oynanan bir Galatasaray-Göztepe maçı. Kaleci Ali'nin ilk zamanları. Sümer'in arkasında Bahri ve geride Uğur görülüyor. |
“1960-65 arası Göztepe’de
oynadım. Ayrılırken yerime Küçük Mehmet’i zorla aldırdım, Adnan Abi’ye adeta
yalvardım. Benim Karşıyaka’da kayınpederimden devraldığım işim vardı, onun
başına dönmek mecburiyetindeydim. 1965-70 arası tekrar Karşıyaka’da oynadım. Sporculuk
hayatımda en çok üzüldüğüm olaylardan biri, Karşıyaka’ya döndüğüm zaman
İstanbulspor’un düşüşüydü. Aydemir, Kasapoğlu, İhsan gibi isimler Türk
futboluna büyük hizmeti olan oyunculardı. Türkiye’de futbolu güzelleştiren
birkaç takım vardı Göztepe, Gençlerbirliği gibi. İstanbulspor da bu takımlardan
biriydi. Bizimle oynadıkları maçta düştüler. O gün takım kaptanıydım. Üzüle
üzüle oynadık o maçı.”
“Unutamayacağım bir gece maçı
var. Türkiye’de oynanan ilk gece maçı diyebiliriz. 19 Mayıs Stadında
Şekerspor-Göztepe maçı oynandı. Stat güya ışıklandırılmış ama projektörler
tribünlere karşılıklı dizilmiş, sahayı değil de havayı aydınlatıyor. Topa
vuruyorsun, biraz ileri gitti mi göremiyorsun. Yağmurlu bir havaydı. Top
görünmüyor. Biraz sonra hakem oyunu durdurdu. Soyunma odasına gidip yarım saat
bekledik. Sonra çıktık sahaya, topu fosforla boyamışlardı. O şartlarda top
oynadık. Oyuncu değiştirme yoktu. Ben Göztepe’deyken bir Demirspor maçında son
on dakika kaleye geçmiştim. Karşıyaka’da kaleci hariç oynamadığım yer kalmadı.
Ogün mesela Karşıyaka’da oynarken ayağı kırılmıştı. Sol açığa geç dediler. O
kırık ayakla maçı tamamladı. Şimdiki futbolcular cennette yaşıyorlar. Sakatlandığımız
zaman ya İstanbul’a masör Yorgo’ya giderdik, ya da kaplıcalara. Yorgo sıcak
parafinle tedavi yapardı. Bir de ayakkabı meselesi vardı. Ayakkabıları biz
futbolcular kendimiz yaptırırdık. Ayakkabı için Dinyakos’a sipariş verirdik ama
parayı altı ay evvelden verirdik.”
Seksenli yıllarda iş yerinde. |
“Profesyoneldik ama amatör
ruhla oynardık. Formamızı ıslatırdık. Bugün bakıyorsun, atıyor kendini yere,
bir daha kalkmaz bu adam diyorsun. Karşıyaka’ya geldik, Karşıyakalıdan çok
Karşıyakalı olduk. Biz spor ahlakını kulüplerimizden aldık. Hiçbir zaman
kulübümüzü satmadık. Paramızı aldık veya alamadık, çıktık oynadık.
Göztepe’deyken mesela Galatasaray’ı İstanbul’da yenip şampiyonluktan edince 50
lira pirim aldık, buraya gelince 100 liraya çıktı o pirim. Nadi Gözen diye
cildiye doktoru bir kafile başkanımız vardı, cebinden 700 lirayı bize dağıttı
pirim olarak. Yani o zaman kulüplerin halinin düşünün, kulüp doğru dürüst pirim
veremiyordu ama biz formamız için oynamayı seviyorduk.”
Sümer Çulha 1970’te futbolu
bıraktıktan sonra kayınpederinin işini devraldığı için faal olarak futbolla
ilgilenememiş. Bütün Karşıyakalıların iyi bildiği tarihi Ömerağa mandırasını
şarküteri çizgisine çekmiş. Birkaç yıl önce işleri oğullarına devreden Sümer
Çulha yılın büyük bir kısmını Burhaniye’deki yazlığında, kış aylarını Karşıyaka’da
geçiriyor. Hemen her gün Karşıyaka kulübüne giderek eski arkadaşlarıyla
görüşüyor.
Karşıyaka Arçelik Servisi olarak bloğunuzu beğenerek takip ediyoruz başarılarınızın devamını diliyoruz.
YanıtlaSil21.05.2023 tarihinde Karşıyaka'da vefat etti. Işıklar içerisinde yatsın.
YanıtlaSil