1950’li yılların
Galatasaray’ında Metin Oktay gelene kadar santrfor olarak oynamış, 1954-55
sezonunda İstanbul gol kralı olmuştu. Galatasaray formasıyla üç İstanbul Ligi
şampiyonluğu yaşadı. Unutulmaz 3-1’lik Macaristan maçındaki oyunuyla dikkat
çekti. Maçlardaki sakin tavırlarıyla hafızalarda yer etti. Ellili yılların futbol dünyasında önemli bir
yeri olan Ali Beratlıgil’le futbolculuk yıllarını konuştuk.
“1931’de İstanbul’da doğdum. Fakat
küçük yaşta İzmit’e taşındık. Babam taş ustasıydı. Arnavut kaldırımı döşerdi.
Onun işi dolayısıyla çocukluğumun bir kısmı yine İstanbul’da geçti. İlkokulu
İzmit’te bitirdim. Seka kâğıt fabrikasının açtığı çıraklık kursuna gidip
fabrikada çalışmaya başladım. Top oynamaya on beş yaşlarındayken başladım.
Aslında o yıllarda birçok sporla uğraştım. Futbolun yanı sıra basketbol
oynadım. Kürek sporuyla da uğraştım. Tek çiftede yarışıyordum.
Değirmendere-Hereke arasında kürek çektim. Ayrıca çok koşardım, Derince-İzmit
arasını koşardım.”
O yılları ünlü spor tarihçisi
Cem Atabeyoğlu “Türk Futbolunda Unutulmaz 200 Ünlü” adlı kitabında şöyle
anlatıyor: “Fabrikanın spor uzmanı olan Haluk Hekimoğlu onunla yakından
ilgilenmişti. Çünkü bu sakin insanda spora karşı büyük bir yetenek vardı. Ona, ‘Basketbol
oynayacaksın!’ demişti Hekimoğlu, oynamıştı. ‘Sen voleybol da oynarsın!’
dediğinde hiç itiraz etmemiş ve filelerin önünde canavar gibi voleybol da
oynamıştı. Hekimoğlu onun çok iyi bir futbolcu olduğunu da görmüştü. O haftaki
maçta hangi mevkii takviye etmek istiyorsa Ali’yi o mevkie koymuştu. Kaleci sıkıntısı
çekilen haftalarda Ali’cik Kağıtspor takımının kalesini bile korumuştu. Mavi-beyaz
formalı Kağıtspor takımının tam on bir ayrı mevkiinde oynamıştı. Her oynadığı
mevkide de oynadığı yerin hakkını vermişti.”
Seka’nın bünyesindeki
Kağıtspor o yıllarda Türkiye’nin en güçlü amatör takımlarındandı. Ali
Beratlıgil bu takımda önemli bir başarıda pay sahibi oldu: “1950 senesinde
Kağıtspor’la önce grup şampiyonu olduk, ardından Türkiye birinciliğine katıldık
ve dördüncü olduk. Orada maçları izleyen Fenerbahçe ve Beşiktaş yöneticileri
beni almak istediler. Hatta Fenerbahçe çağırınca İstanbul’a gittim. Fakat
antrenmana gidip soyunduğum zaman kimse bana, ‘Sen kimsin, nereden geldin?’
diye sormadı. Bir müddet bekledim, sonra tekrar giyinip İzmit’e döndüm.”
“Çocukluğumda Fenerbahçe’yi
tutardım, İstanbul’a her gidişimde maçlarını seyrederdim,” diyen Ali Beratlıgil
hiç aklında yokken kendisini Galatasaraylı olarak buluvermişti: “Bülent (Eken)
Abi, Reha (Eken) Abi İzmit’e gelmişlerdi, bizimle maç yaptılar. Beşiktaşlılar da
geldi beni istemeye, Sadri Usuoğlu gelmişti ama Galatasaray’a gittim.” Böylece
1951 senesinde Galatasaray kadrosuna katıldı. Genç takımdaki Ali Soydan da
aynı dönemde A takıma katılınca Büyük Ali adını aldı.
Evin duvarını süsleyen bir hayli yıpranmış vaziyetteki 1955-56 şampiyonu kadro. Ali Beratlıgil Gündüz Kılıç'ın yanında. |
Yine Cem Atabeyoğlu’ndan
okuyalım: “Sakin futbolu, hava toplarına hakimiyeti, marke ettiği rakibini
kontrol altında tutması, topa zamanında müdahaleleri ve uzun vuruşlarıyla kendini
gösterdi. O sıralar takıma kendisinden yaşça küçük bir Ali daha girdiğinde genç
yaşında birden ‘Büyük Ali’ oluverdi. Bu adla sahalarımızda ün yaptı.”
Ali Beratlıgil Galatasaray’da ilk
zamanlar sağ iç ve sağ bek oynadı. Aslında tam bir görev adamıydı. Takımın
nerede eksiği varsa orada oynuyor, kendisine verilen görevi sesini sedasını
çıkarmadan yerine getiriyordu. Kulüp tarihinin önemli yöneticilerinden Kemal
Onar’ın 1952 yılında Galatasaray dergisinde onun hakkında yazdıkları bunu
ortaya koyuyor: “Sual mi sormak zordur, cevap mı almak? Eğer bunu bir kere
denemek isterseniz artık takımda Büyük Ali diye anılan Ali Beratlıgil ile bir
röportaj yapmaya çalışın… Ali’yi güçbela bir kenara sıkıştırıp ağzından adeta
dirhemle laf almaya çalışıyorum. Geçen sene birdenbire bir BJK maçında
Galatasaray takımında sol iç mevkiinde görünüp ondan beri hiçbir maç kaçırmadan
takımda sağ iç ve kaleci hariç olduğu yerde aşağı yukarı aynı muvaffakiyetle
oynayan…”
(Galatasaray Dergisi) |
Kemal Onar o tarihte “kaleci
hariç her yerde” diye yazmış ama gün geldi kaleye de geçti Ali Beratlıgil: “Aslında
kalecilik dahil bütün mevkilerde oynadım. Bir maçta Turgay sakatlanmıştı,
oyuncu değiştirmek o zamanlar yasak olduğundan kaleye bile geçtim.” Fakat ilk
sezonunda esasen sağ içte oynarken sert şutlarıyla dikkat çekince Gündüz Kılıç
onu santrfor pozisyonuna koymuştu. Nitekim 1954-55 sezonunda Galatasaray
İstanbul Ligi şampiyonu olurken kendisi de on sekiz maçta attığı on dört golle
gol kralı oldu.
1957-58 sezonunda antrenör George Dick taktik veriyor. Karşısında Ali Beratlıgil, yanında Saim Tayşengil ve Candemir Berkman var. (facebook.com/Galatasaray Tarihi-Candemir Berkman albümü) |
O sezonun sonunda İzmirspor’un
golcüsü Metin Oktay takıma katılınca defansa geçti. Metin’in Galatasaray’a
gelmesinde kendisinin de payı olduğunu belirten Ali Beratlıgil o günleri şöyle
anlatıyor: “İzmir’de İzmirspor’la maç yapmıştık. Metin bize iki gol attı.
Beğenilmişti tabii. Fakat rahmetli Gündüz Kılıç’ın baştan onu almaya niyeti
yoktu. ‘Ali bu takımda sen varken Metin oynayamaz,’dedi. ‘Oynar baba, toplara
iyi vuruyor, kafaya iyi çıkıyor, alalım’ dedim. Böylece Metin Galatasaraylı
oldu.”
Belki en önemli özelliği sakin
kişiliğiydi. O yıllarda sarı ve kırmızı kart uygulaması olmadığından
futbolcular hakemden ihtar alır veya ihraç edilirdi. Ali Beratlıgil futbolculuk
yaşamı boyunca ne ihtar almış ne de ihraç edilmişti. “Oyundan hiç ihraç
edilmedim. Maç sırasında bana çok vururlardı ama ben sesimi çıkarmazdım. Bir
maçta da omzum yerinden çıkmıştı. Saha kenarına gittim, omzumu yerleştirdiler.
Tekrar sahaya döndüm ve ondan sonra iki gol attım.”
Milli formayı fazla giymemekle
beraber (altı kez A, bir kez B milli oldu), futbol tarihimizde önemli yer tutan
iki maçta yer aldı. 19 Şubat 1956’da Macaristan’ı İstanbul’da 3-1 yendiğimiz
tarihi maçta ilk on birde oynadı, 19 Mayıs 1957’de Polonya’yı Varşova’da 1-0
yendiğimiz maçta sonradan oyuna girdi. 1955-56 yıllarında bir yandan A milli
takımda oynarken diğer yandan askerliğini yaptığı için ordu milli takımında görev
yaptı. Portekiz’de ordu milli takımları arasında yapılan turnuvada dünya
şampiyonu olan Türkiye’nin oyuncuları arasında yer aldı.
Akşam gazetesi Ali Beratlıgil'i Macaristan maçının en başarılı futbolcuları arasında değerlendirmişti. |
(Akşam) |
Galatasaray formasını son kez
giydiği 1957-58 sezonunda bir şampiyonluk daha yaşadı. Fakat antrenör George
Dick ile anlaşmazlık yaşayınca, o sezonun sonunda kulüp yönetiminin kendisini Mete
ile takas etme kararı alması üzerine kendisini Adalet kulübünde buldu. Ellili yıllarda
üç büyüklerin şöhretli oyuncularını transfer ederek iddialı bir takım kuran
Adalet Mensucat şirketi bir bakıma doksanlı yıllarda Cem Uzan’ın başkanlığındaki
İstanbulspor’un prototipini oluşturuyordu.
(Yeni Asır) |
(Milliyet) |
(Milliyet) |
Milli Ligin başladığı 1958-59
sezonunda Adalet formasını giyen Ali Beratlıgil, ertesi sezon İstanbulspor’a
transfer oldu. İki sezon oynadıktan sonra son olarak 1962-63 sezonunda Feriköy’e
geçti. Fakat bu takımda sadece iki maçta görev yaptıktan sonra futbolu bıraktı.
Bir müddet Ali Sami Yen Stadı müdürlüğü yaptıktan sonra teknik direktör oldu. İlk
görev yaptığı takım Samsunspor oldu. 1968-69 sezonunda çalıştırdığı Tarsus
İdman Yurdu’nu 3. Ligde şampiyon yaptı. Birçok ikinci ve üçüncü lig takımını
çalıştırdı.
Kocaelispor'u çalıştırdığı sırada kulüp başkanı Mehmet Sadık Efe (sol başta), Erol Günsel ve Kamuran Akşar (sağ başta) ile birlikte İsmetpaşa Stadında. Sene 1971. (Hakan Aksoy arşivi) |
Ali Sami Yen Stadı müdürlüğünü yaptığı sırada (soldan üçüncü), kar yağışı nedeniyle ertelenen Galatasaray-Feriköy maçından önce hakemlerle birlikte zeminin kontrolü sırasında. (Fotospor) |
O yıllarda İstanbul Arnavutköy'de oturan bir ilkokul öğrencisi, o zamanın neredeyse bütün futbolcularını bilen Fenerbahçeli bir çocuk, Galatasaray'ın sakin ve efendi beki (bek olarak kalmış aklımda) Büyük Ali'yi Akıntıburnu'nda yalnız yürürken görünce hemen yanına varır ve Ali abi diye hitap ederek eline sarılır, kendisini tanıdığını söyler, hatır sorar ve herhalde başka bazı güzel şeyler konuşurlar...
YanıtlaSilGS başkanı sayın Ünal Aysal'ın bugünkü medyada yer alan "bir bardak çay içmek bile buzları eritebilir" mesajı ile uzattığı zeytin dalının yerine ulaşmasını bütün benliğimle dilerken nedense bu küçücük ama o kadar da sıcacık anı geldi aklıma ve isminden ve yüzünden emin olmak için de Google amcaya Galatasaraylı eski futbolcu Büyük Ali'yi sordum. Önüme çıkan o günlerin bu resimli Galatasaray haberleriyle, o zamanlara hakim olan olumlu rekabet içindeki dostluk duygularını tekrar yaşadım ve ardından bugünlerin kahredici düşmanlıklarını daha bir ağır hissettim, daha bir şaştım.
Bunca insan bilmez mi ki dostluk düşmanlıktan çok çok asil, çok çok güzel..
Faruk Koz
İzmit,1947