Ruhi Yavuz ellili yıllardaki
Ankara’nın futbol ortamında yetişerek yetmişlerin başına kadar Ankara,
İstanbul, Eskişehir ve Adana’da futbol oynadı. Napoli’de düzenlenen Akdeniz
Oyunlarında amatör milli takımla gümüş madalya kazandı. 1973’ten itibaren de yurdun
birçok takımında teknik direktörlük yaptı. Kendi ağzından çocukluk, gençlik ve
futbola başlayış yıllarını aktarıyoruz:
“1938 yılında doğdum. Fakat
nüfus kâğıdımda 1940 Ankara doğumlu olarak gözüküyorum Babam Devlet
Demiryollarında kısım şefi olarak çalışıyordu. Ben aslında Balıkesir
Susurluk’ta doğmuşum. Babamın görevi nedeniyle sürekli dolaşmışız. 1952
senesinde Karabük’te çalışırken Karabük- Zonguldak hattında en uzun tünel
vardır. Kısım şefi olarak dekovilde oturup yolu takip ediyormuş. Tam tünele girmeden
evvel telefon hattından konuşuyorlar. Tren çok uzakta diye cevap gelince tünele
giriyorlar. Biraz girdikten sonra trenin sesi duyuluyor. O bir tarafa dört tane
amele diğer tarafa atlıyorlar. Babam işçilere bir şey oldu mu korkusuyla beyin
kanaması geçiriyor. Hemen Ankara’ya götürdüler. Biz de o olaydan sonra
Ankara’ya taşındık. Babam orada hastanede öldü.”
“Top oynamaya Karabük’te
başladım. Mahalle arasında arkadaşlarla oynardık. Babam ıslık çalardı, onu
duydum mu hemen eve giderdim. Tabii ayakkabıların altı oynadıkça aşınır, yirmi
gün sonra giderdi. Evlerimiz tren yolunun kenarındaydı. Oradaki boşlukta
oynardık. Karabük’te yaşarken, ‘Ankara’ya gitsek de bir takıma girip futbolcu
olsam,’ derdim. Maalesef babamın ölümü nedeniyle Ankara’ya, akrabalarımızın
yanına gittik.”
Mamak'taki arkadaşlarıyla (ayakta sağdan ikinci). |
“Ankara’da Mamak semtine
yerleşmiştik. İlk kulübüm bu semtin takımı Maskespor oldu. Gaz maskesi
fabrikasının takımıydı. Bizim semtte sahası da vardı. (Maskespor kırklı
yıllarda Ankara mahalli liginde başarılı sonuçlar almış ve 1941 yılında Milli
Kümeye katılmıştı – F.A.) 1954’te burada kaleci olarak oynamaya başladım.
Cavcavlar Mamaklıydı. Tayyar Cavcav Sonradan Galatasaray’da sol bek oynamıştı.
Beni takıma o sokmuştu. Antrenör akrabalarıydı, dolayısıyla takımda onların
lafı geçiyordu. ‘Sen kalede oynayacaksın,’ dedi. Böylece bir sene kaleci olarak
oynadım. İlhan Cavcav santrhaf oynadı. Sonra ben de onun yanına geldim. O bir
iki sene oynadı, fazla oynamadı. Ağabeyi Cevat Güneşspor’da kaleciydi, o da iyi
bir futbolcuydu.”
Maskespor |
“Hırslı bir oyuncu olduğum için
takıma çabuk girdim ve devamlı oynadım. Kaleci başladıktan sonra defansa
geçtim. İki sene Maskespor’da oynadıktan
sonra Güneşspor’a geçtim. İki sene de bu takımda oynadım. Bu kulübün her şeyi
Avni Bulduk’tu. Avni Abi insanları iyi seçmesini bilen bir kişiydi. Fazla para
vermezdi ama zor durumda olanlara yardım ederdi. Ben Ulus’ta Heykel’den aşağı
inerken solda bir sanat enstitüsü vardı, orada okuyordum. Okul olarak Ankara
birincisi olup Türkiye şampiyonasına katılmıştık.”
Ankara şampiyonu 1. Sanat okul takımında Ruhi Yavuz ayakta sol başta görülüyor. |
Ellili yıllarda Ankara
takımlarının dikkat çeken bir özelliği özel maçlar yapmak üzere Avrupa’nın
çeşitli ülkeleriyle birlikte Sovyetler Birliği ve doğu bloku ülkelerine seyahat
etmeleriydi. Bu konuda başı çeken Demirspor Almanya ve Sovyetler Birliği’nde
turnelere çıkmıştı. Ankara karması da Romanya’da çeşitli maçlar oynamıştı.
Fakat Güneşspor gibi mütevazı olanaklara sahip bir takımın Sovyetler Birliği’ne
seyahat etmesini öğrenmek bizim için şaşırtıcı oldu. Ruhi Yavuz da bu seyahate
katılanlardan: “1959’da Güneşspor’la özel maçlar yapmak üzere Rusya’ya
gitmiştik. Takviye olarak Beton Mustafa’yı da götürdük. Uçakla Kars’taki askeri
havaalanına indik. Oradan trenle sınırı geçtik. Önce Bakü’ye gittik. Sonra
Moskova dahil dört ayrı şehirde maçlar yaptık. Dönüşte Erzurum üzerinden
geldik.”
Ruhi Yavuz bu turnuvadan
dönüşünde Ankara mahalli kümesinde mücadele eden Güneşspor’dan ayrılıp Milli
Ligde oynayan Ankaragücü’ne geçti. O transferin nasıl gerçekleştiğini şöyle
anlatıyor: “Ben Rusya’ya giderken MKE’de çalışan kız kardeşlerime, ‘Benim
lisansımı alın da Ankaragücü’ne geçeyim,’ dedim. Zaten Güneşspor’da amatör
olarak oynuyordum. Onların lisansı alması sayesinde Ankaragücü’ne geçtim.
Takımda Candan Dumanlı ile birlikte en genç oyunculardık. Fenerbahçeli
Hüsamettin Abi, Beşiktaşlı Fahrettin Cansever bizim takımda oynuyordu.
Fahrettin Abi daha sonra Şekerspor’da hocam da oldu.”
Ruhi Yavuz 1959-60 sezonunda
Ankaragücü’nde fazla forma şansı bulamadı. İkinci sezonunda Ziya Taner’in
antrenör olmasıyla birlikte tam daha fazla oynamaya başlamıştı ki askerlik
görevi nedeniyle futbola iki sene ara vermek zorunda kaldı. Zira 27 Mayıs
1960’ta ülke yönetimine el koyan askeri rejim askerliğini yapan futbolcuların
takımlarında oynamalarını yasaklamıştı: “İkinci sezonumda Ankaragücü’nde sekiz maç
oynadım. Sonra askerlik geldi. Yedek subay öğretmen olarak Kocaeli’nin Akmeşe
köyüne gittim. İki sene boyunca burada öğretmenlik yaptım. Şalvarlı kız
öğrencilerime erkeklerle birlikte maç yaptırırdım. Hafta sonları İzmit’e
gidebilmek için beş kilometre yürüyüp yola çıkardım. Oradan Ankara’ya geçerdim.
O yürüyüşlerin bana faydası oldu.”
“Öğretmen olduktan sonra sadece
ilk hafta Ankara’da oynanan Adana Demirspor maçına gidebildim. Ankaragücü
sahasının önünde hocamız rahmetli Ziya Taner’in yanına gidip başarılar diledim.
O sırada Mamak’tan iki üç arkadaşım da dışarıda duruyordu. Beraber 19 Mayıs’a
gidip maçı seyredecektik. Ziya Hoca, ‘Durumun iyi mi, hazır mısın?’ dedi. Ben,
‘Hazırım,’ diye cevap verince, ‘Hemen soyun gel,’ dedi. Hemen oynattı beni! O
maç Ankaragücü’nde son maçım oldu. Bir daha oynama fırsatı bulamadım.”
Ruhi Yavuz askerlik hizmetinin
bitmesiyle birlikte 1962-63 sezonundan itibaren yeni bir şehirde yeni bir
takımın yolunu tuttu. Bu takım Vefa’ydı. İstanbul’un bu köklü kulübüne nasıl
geçtiğini şöyle açıklıyor: “Askerliğimin bitmesine yakın beni takip edenler
Vefa’ya tavsiye etmişler. Zonguldak’ta yapılan bir maçta beni de oynattılar.
Beğenilince hemen geçtim Vefa’ya.” Ruhi Yavuz’un Vefa’ya geldiği sezon Milli
Ligde takım sayısı politik müdahaleler yüzünden yirmi ikiye çıkmıştı. Takım
fazlalığı yüzünden maçlar on birer takımlı iki grupta oynandı. O sezon Vefa’nın
kadrosunda sonradan uzun yıllar takım kaptanlığını yapacak olan Bekir Psav,
Altay’da yıldızı parlayacak Enver Katip gibi gençlerin sayısı fazlaydı.
Tecrübeli oyuncuların eksikliğini çeken Vefa o sezon ilk kez 2. Lige düştü.
Bu maçta yer alan ve isimleri yazılmayan diğer futbolcular Mustafa, Haydar, Aydoğan ve kaptan Nejat. |
Vefa 2. Lige düşse de Ruhi
Yavuz başarılı futboluyla dikkat çekmişti: “Ankaragücü’nden Vefa’ya geldiğim
zaman sol bektim. Sol ayağım yoktu ama kademeye, yardımlaşmaya devamlı girdiğim
için sağ ayakla işimi görüyordum. O sene 1. Ligde en iyi sol bek seçilmiştim.
Çalışmayı, koşmayı çok seviyordum. Amatör ruhla çalışıyordum. Zaten Vefa’dayken
de amatör statüde oynadım. Bu sayede amatör milli takımla 1963’te Napoli’de yapılan
Akdeniz Oyunlarına katıldım.” Kaleci Nihat ve Ali, Sanlı, Ayfer gibi isimlerin yer aldığı milli takım
başarılı bir performans gösterip finale yükseldi. Finalde ev sahibi İtalya’ya
3-0 yenilerek ikinci oldu.
Amatör milli takım Napoli'deki final maçından önce. Ruhi Yavuz antrenör Sabri Kiraz'ın yanında. |
Ruhi Yavuz 1963-64 sezonunda
ilk kez düzenlenen Türkiye 2. Liginde yine Vefa formasını giydi. Ağırlıklı olarak İstanbul ve Ankara
takımlarının bulunduğu ligde Vefa üst sıralarda yer almakla birlikte
şampiyonluğu Şekerspor’a kaptırdı. Ruhi Yavuz’un ertesi sezon yeni takımı da
Şekerspor oldu. Böylece yaklaşık dört yıl sonra Ankara’ya dönmüştü.
Şekerspor’da sonradan Eskişehirspor’da birlikte oynayacağı Muzaffer, Vahap ve
kaleci Yusuf Şimşek, Beşiktaş’tan gelen Muharrem Domaniçdağ, kaleci Pire Mehmet
gibi oyuncularla birlikte mücadele etti. Ertesi sezon bu kadroya Arap Güngör ve
Galatasaraylı Selçuk gibi isimler katıldı.
Ankaragücü ve Vefa’dan sonra
Şekerspor’da da iki sezon oynayan Ruhi Yavuz’un yeni takımı Türkiye 1. Ligine
yeni çıkan Eskişehirspor oldu. İlk iki sezonunda orta sıralarda yer alan
takımın üçüncü sezonda fırtına gibi esip şampiyonluğu zorlayarak ikinci olduğu
günlere tanıklık etti. Özlemle andığı o günleri şöyle anlatıyor: “Eskişehir
hepsinden başkaydı. Oynadığımız yıllarda takımda bir arkadaşlık ve samimiyet
vardı. Hırs vardı. Hata yapmamaya çalışırdık. Arkadaşlarımızla hâlâ görüşürüz.
Senede bir iki kere Eskişehir’e gider kalırız. İstanbul deplasmanına geldiğimiz
zaman üç-dört bin kişi sabahın erken saatlerinde kaldığımız otelin önüne gelir
‘Es Es Es… Ki Ki Ki…’ diye tezahürata başlardı. Hemen balkona çıkıp onlara el
sallar sonra kafayı vurup tekrar yatardık. Seyirci tribünlerde kötü tezahürat
yapmazdı. Tek tük edenler olursa da susturulurdu. 1969’da şampiyonluğu
Galatasaray’a kaptırdık. Orada tecrübesizliğimiz etkili oldu. Amatör ruhla
oynuyorduk biz. Şekerspor maçında Arap Güngör’ün 89. dakikada attığı golle
berabere kalınca şampiyonluğu kaybettik.”
Eskişehirspor 1966-67 sezonunda Ali Sami Yen Stadında bir maçtan önce. |
Centilmen bir oyuncu olan Ruhi
Yavuz Galatasaray’la oynadıkları bir maçta rakibe küfür ettiği gerekçesiyle
uzun bir ceza alsa da sonradan bu cezası hafifletilmiş: “Galatasaray ile
oynadığımız bir maçta hakem yanlış bir karar vermişti. Ben de hırsımdan dolayı
yanlış bazı şeyler söyledim ama gazetelerde yazdığı gibi küfür etmedim. Hakem
beni Ankara’dan tanıyordu. Çağırdı beni. ‘Ruhi seni şimdi atmıyorum ama sonra
hesabını soracağım,’ dedi. Sonra üç ay ceza geldi bana. Ceza heyetinden çıkınca
hemen durumu başkana söyledim. ‘Git maç sırasında muhatap olduğun oyunculardan
küfür etmediğine dair yazılı beyan al,’dedi. Doğru İstanbul’a Galatasaray
kulübüne gittim. Gündüz Kılıç oyuncularını topladı. ‘Bakın Eskişehir’den
geliyor, takımı için canını veriyor bu adam, ne istiyorsa yazın ve altını
imzalayın’ dedi. Sonuçta sadece bir maç oynamayarak cezamı tamamladım.”
Ruhi Yavuz’un futbolcu olarak son
durağı Adanaspor oldu. 1969-70 sezonunda geldiği güney ekibi o sezon 2. Ligde
Karşıyaka ile giriştiği şampiyonluk mücadelesini ikinci olarak tamamladı. 1970-71
sezonunda teknik direktör Bülent Eken yönetiminde şampiyon olarak tarihinde ilk
kez 1. Lige yükseldi. Ruhi Yavuz antrenörlük hayatına da Adanaspor’da başladı:
“Futbolu bıraktıktan hemen sonra antrenör kursuna katıldım. 1973’ten itibaren
hocamızın görevi bırakması üzerine Adanaspor’u çalıştırarak hocalığa başladım.
Bir dönem Eskişehirspor’da görev yaptım, altyapıyı çalıştırdım. Sonra teknik
direktör olarak muhtelif şehirlerde on beş civarında takım çalıştırdım.
Antakya’ya üç kere gittim. Bunların birinde Hatayspor’u bir üst lige çıkardım.”
Çocukluğunda koyu bir Beşiktaşlı
olan Ruhi Yavuz dört oğlunun ismini Şenol, Birol, Gürol ve Varol koymuş. 1989-90
senelerinde Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği başkanlığını yapan Ruhi Yavuz
1997’den beri İzmir’de yaşıyor.
Herşey güzeldi ,her zamanki gib ,Fethi Aytuna
YanıtlaSilYazılarınız,araştırmalarınız çok güzel,teşekkürler emeğinize sağlık.
YanıtlaSilIlgiyle okudum, ellerinize saglik, izninizle bu guzel yazinizi tum Eskisehirspor taraftarlari okuyabilsin diye Eskisehirspor forumunda da paylasacagim.
YanıtlaSil1969 Yılında Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi Futbol takımının Balikesirde yapılacak üniversiteler futbol şampiyonası için seçme yaptınız,Sami Bayraktar da vardı akademide,beni ads yaptığımız seçme maçında sağbek oynattın Küçük Organa karşı,ve Kadroya almadın,halbuki ben ortasaha oynayan biriydim,neden böyle birşey yatın mertçe şöyle.Oysaki ben amatörde Köprü yapmalıdır da banko oynayan Raif Yonga nın tek geçtiği ortasaha oyuncusuydum.
YanıtlaSilbabam iyiki swnin oğlunun seni çok seviyorum
YanıtlaSilBabam olduğun için çok gururluyum...
YanıtlaSil