Çetin Güler 1940 yılında İstanbul Feriköy’de doğdu. Sağlık
memuru olan babası Mehdi Güler Feriköy semtindeki bütün erkek çocuklarını
sünnet eden, koyu bir Fenerbahçe hayranıydı. Bütün yaşıtları gibi sokaklarda
top oynayarak büyüyen oğlunu doğrudan teşvik etmese de, mahalle takımında oynadığı
maçlarını gizli gizli seyrediyordu. İleriki yıllarda, Didi’yi andıran fiziğiyle
taraflı tarafsız bütün futbolseverlerin gönlünde “Arap Çetin” namıyla taht
kuran Çetin Güler, Haydarpaşa Lisesi’nin orta kısmında okurken basketbol
oynamaya başladı.
Basketbolla başlayan sporculuk yaşamı bir süre sonra futbolla devam etti: “Haydarpaşa Lisesinde okurken atletik bir yapım vardı. Önder
Dai yıldız basketbol takımına seçti. Can Bartu da genç takımda basket oynuyordu.
Aradan bir sene kadar geçti. 1955’te kardeşim Fenerbahçe genç takımına futbolcu
seçildiğini haber verdi. Onunla beraber seçmelere girdik. O kaybetti, ben
kazandım.”
1959'da Atatürk Erkek Lisesi takım kaptanı olarak Şeref Stadında bir maçtan önce. Maçı ünlü hakem Feridun Kılıç yönetiyor. |
Haydarpaşa Lisesinde Boncuk Ömer, genç takımda Esat Kaner
gibi Fenerbahçe tarihine mal olmuş ünlü isimlerle çalıştı. 1958-59 sezonunda
Fenerbahçe genç takımı İstanbul şampiyonu oldu. Son maçta Galatasaray’la 1-1 berabere
kalırlarken şampiyonluğu getiren golü Çetin Güler attı. “Galatasaray’la
oynadığımız maçta rahmetli Sabri Dino’ya gol attım. Akşam eve gelince sevinç
içinde anneme haberi verdim. ‘Şampiyon olduk anneciğim, golü de ben attım,’
dedim. ‘Aferin evladım,’ diyerek beni öptü. Sonra babam eve geldi. Annem,
‘Mehdi Bey, biliyor musun bizim oğlan gol atmış, takım da şampiyon olmuş,’ diye
haberi verdi. Babam, ‘Ne olmuş yani? Sen oğlunun takımdaki vazifesini biliyor
musun?’ diye sordu. ‘Ben ne anlarım,’ diye cevap verdi annem. Babam, ‘O
vazifesini yapmış, bu tezahürat ne böyle?’ diye konuştu. Babamın bu
tavırlarından hakikaten büyük feyizler aldım.”
Fenerbahçe genç takımı, İnönü Stadında Galatasaray ile 1-1 berabere kalıp 1958-59 İstanbul şampiyonu olarak tur atıyor. |
Aynı maçta Çetin Güler, o zaman Galatasaray genç takımı kalesini koruyan Sabri Dino'ya takımının golünü atarken. |
Fenerbahçe genç takımında Ergun Öztuna (Puşkaş Ergun) ile birlikte. |
Genç takımda oynadığı dönemde A takımda oynayan futbolcu
ağabeylerinden büyük destek görüyordu. “Basri Abi (Dirimlili) sol bek
oynuyordu. Bir idmanda topu aldım, Basri Abi’yi geçtim, kaleye doğru
gidiyordum. Arkamdan, ‘Koş, koş, şimdi vur!’ diye bağırıp beni teşvik ediyordu.”
Fenerbahçe Stadında bir idman. Sağ başta Çetin Güler. Yanında Avni Kalkavan ve Necdet Çoruh. Arkada Seracettin Kırklar. |
Bu döneme ait bir başka anısı da “ikinci babam gibiydi”
dediği Lefter Küçükandonyadis’le ilgili. “Bir gün Park Otel’de maç yemeği
yiyecektik. Tavuksuyu çorbası vardı. Kulplu kâse içinde geldi fakat yanında
kaşık da var. Ben bir kaşığa bakıyorum, bir kulpa, nasıl içeceğime bilemiyorum.
Lefter Abi durumu anladı ve Rumca, “Bana bak,” dedi. Ardından kaşıkla çorbayı
içmeye başladı, sonra da kulptan tutup bitirdi. Ben de onu taklit ettim. Eskiler
bir başkaydı. Onlarla çok güzel anılarım oldu.”
Çetin Güler'in yer aldığı Fenerbahçe B takımı. Kaleci Şükrü Ersoy. Topa oturan oyuncu Nedim Günar. Sağ başta oturan Akgün Kaçmaz. Ayakta sol baştaki oyuncu daha sonra Göztepe'ye giden Hüseyin Yazıcı. |
Genç takımın santrforu olarak oynadığı futbol ve attığı
gollerle dikkat çekti. O dönem Feriköy kulübünün başkanlığını yapan Necati
Karakaya onu takımına almak istedi. Yaşı küçük olduğu için babasının olurunu
almak gerekiyordu. Fakat koyu Fenerbahçeli Mehdi Bey, “Malzemeci olsun,
Fenerbahçe’de kalsın,” diyerek izin vermedi. Bir süre sonra A ve B takımlarının
maçlarına çıkmaya başladı. “Macar hoca Szekelly beni A takımına çağırdı.
Atatürk Kupasında bir maça çıktım takımla. Szekelly devamlı oynatmak istedi ama
takımda amatör olarak Ergun ve Yüksel vardı zaten. O zaman iki tane amatör
oynayabiliyordu. Ben de öğrenci olduğum için profesyonel olamıyordum. Nur
içinde yatsın, Lefter Abi ile Necdet Abi beni Kasımpaşa’ya götürdüler. Aksi
takdirde Fenerbahçe’de oynayabilmem için birinin sakatlanmasını beklemem
gerekecekti. Ben, Niyazi Abi (Tamakan) ve Necdet Abi(Çoruh), üçümüz birden
Kasımpaşa’ya transfer olduk.”
Kasımpaşa'yla sözleşme imzalarken. |
Böylece Çetin Güler 1961-62 sezonundan itibaren profesyonel
bir futbolcu olarak Kasımpaşa forması giymeye başladı. O döneme ait bir anısı
da aldığı maaşla ilgili: “Niyazi Abi ile Necdet Abi’ye 500 lira maaş verdiler.
Baktım benim sözleşmemde 250 lira yazıyor. Ben buna itiraz edecek olunca Necdet
Abi, ‘Çok konuşma, at imzanı,’ dedi. O zamanlar öyle bir anlayış vardı. Yaşça
küçük olanlara söz hakkı tanınmazdı.”
Kasımpaşa’da iki ayağını da iyi kullanan, kafa hakimiyeti
iyi olan bir santrfor olarak göz doldurunca, Fenerbahçe onu geri almak istedi.
Fakat o zamanlar yönetmelikteki transferle ilgili koşullar tamamen kulüplerin
lehineydi. Bugünün penceresinden o döneme bakıldığında, futbolculara adeta köle
muamelesi yapılıyordu. İki yıllık sürenin sonunda bir kulüp futbolcusunu
bırakmak istemediği takdirde, iki yıllık maaş bedelini yatırarak oyuncunun
kulüpte kalmasını sağlıyordu. “Kasımpaşa’daki süremin bitiminde Fenerbahçe beni
geri almak istedi. Fakat kulüp beni bırakmadı. ‘Beni bırakmazsanız askere
giderim,’ dedim yöneticilere. İnanmadılar tabii. Fatih Askerlik Şubesinin
komutanı tanıdığımdı, ona maç bileti verirdim. Hemen ona gittim ve bir an önce
askere gitmek istediğimi söyledim. Böylece 1 Eylül 1963’te askere alındım.”
Bir İzmir seyahatinde bazı Kasımpaşalı oyuncular. Kirlo Yılmaz, Çetin, Adnan ve kaleci Özkay. |
Çankırı’da yedek subay öğretmen olarak görev yapan Çetin
Güler yine de sorumluluk duygusu ağır bastığından, zaman zaman birliğinden izin
alarak hafta sonunda oynanan lig maçlarında takımının formasını giyiyordu.
1963-64 sezonunda Kasımpaşa için işler iyi gitmiyordu. İşte Çetin Güler en
unutamadığı maçlardan birini o sezonun sonunda oynadı. Sezonun bitimine birkaç
hafta kala Kasımpaşa'nın küme düşmesi kesinleşmişti. Son haftadan bir önceki
maçta İzmir'de Karşıyaka'yla oynayıp 4-0 kaybetti. Ancak İstanbul'a döndükten
sonra bazı oyuncular kendilerine para verildiğini açıkladı. Patlak veren şike
skandalı sonucu on üç futbolcu ceza kuruluna verilmişti. Son hafta Feriköy'le
oynayacak Kasımpaşa'nın sahaya çıkaracak sadece dokuz oyuncusu kalmıştı.
Skandala karışmayan Çetin Güler de bu futbolculardan biriydi. O gün sahaya
çıkan ikisi amatör dokuz futbolcu bir onur mücadelesi yaptı. Feriköy maçı
zorlanarak 3-1 kazanırken Kasımpaşa'nın tek golünü sakatlanma pahasına Çetin
Güler attı.
Feriköy karşılaşması Kasımpaşa formasıyla oynadığı son
maçtı. Onu yeni bir takım ve yeni bir şehir bekliyordu. “Yedek subaylık
hizmetim devam ediyordu. Bir hafta sonu Bağdat Caddesinde dolaşırken Hacettepe’de
oynayan Necdet Niş’le karşılaştım. ‘Seni Ankara’ya alalım,’ dedi. Ben, ‘Nasıl
olacak? Hem yedek subayım hem sözleşmem devam ediyor,’ diye sorunca, ‘Gelmek
istiyorsan sen orasına karışma,’ dedi. Babama söylediğimde, ‘Sen bilirsin,’
dedi. Yöneticilerden rahmetli İlhan Bartu benden vekâletname aldı, sözleşmemi
feshettiler. Tayinimi de Ankara’ya yaptılar, böylece Hacettepe kulübüne
gittim.”
Hacettepe takımı İnönü Stadında. Ayaktakiler: Yılmaz, Onursal, Halis, Aydın, Necdet, Baskın. Oturanlar: K. Suphi, Nuri, Çetin, Metin, Turan. |
Farklı takımlarda oynayan futbolcu arkadaşlarının ifadesiyle en verimli yıllarını Hacettepe'de geçirdi. O yılların Hacettepe'si kaleci Baskın, Necdet Niş, Büyük ve Küçük Suphi, Onursal, Güvercin Nuri gibi isimlerden oluşan kadrosuyla büyük takımlara kafa tutuyordu. Santrfor olarak oynayan Çetin Güler de gazeteler tarafından sık sık haftanın on birine seçiliyordu.
Bir Hacettepe-Altay maçında Çetin Güler'in Aytekin ve Kazım arasından çektiği şutu kaleci Varol kurtarıyor. |
Dönemin foto muhabiri Yavuz Donat'ın Ulus gazetesi için çektiği güzel bir poz. Çetin Güler'in ifadesiyle foto muhabirleri ondan maç sırasında röveşata yapması için özel istekle bulunurmuş. |
Çamur sahanın azizliği sonucu İstanbulsporlu Ercan Aktuna ile giriştiği mücadele sonucu şortu yırtılan Çetin Güler dönemin usta foto muhabiri İsmet Gümüşdere'ye yakalanmış. |
1968-69 sezonunda Gençlerbirliği takımı. Ayaktakiler: Ekrem, Çetin, Hayrettin, Cevdet, B. Tevfik, Selçuk. Oturanlar: Zeynel, İsmet, K. Tevfik, Burhan, Faik. (Hasan Hüseyin Çakın'a teşekkürler) |
Çetin Güler’in antrenörlük kariyeri daha futbolu bırakmadan
önce başlamıştı. “Ankara’ya geldiğimde Siyasal Bilgiler Basın Yayın Yüksek
Okuluna yazılmıştım. Gençlerbirliği’ne gittikten sonra bölge müdürü Ali
Tozkonmaz beni Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğüne futbol antrenörü olarak aldı.
Ankara genç karmasını çalıştırdım. İstanbul’un hegemonyasına son verip üst üste
üç yıl Türkiye şampiyonu olduk. 1973-74 yılında genç milli takıma Ankara’dan on
iki tane futbolcu verdim.”
“Bölge Müdürlüğünde müdür muavini olmak üzereydim. Ondan
sonra müdür olmam kesindi. Bir gün Genel Müdür İsmail Hakkı Güngör beni
çağırdı. ‘Çetin, sen masa başı adamı değilsin, sen genç milli takımı
çalıştıracaksın,’ dedi. O zaman federasyon başkanı Hasan Polat’tı. Tam müdür
muavini olacakken kendimi birden genç milli takım teknik direktörü olarak
buldum. Mayıs veya Haziran ayında bu göreve başlamıştım ki, Eylül ayında bir
toplantı daha yapıldı. A milli takıma yardımcı antrenör seçilecekti. Nur içinde
yatsın Coşkun Abi (Özarı) çok zeki, akıllı bir insandı. ‘Kimsenin kalbini
kırmayalım, en yüksek kimin lisansıysa o başlasın,’ dedi. En yüksek lisans
benimdi. Böylece 1974 senesinde Coşkun Abi’nin yardımcısı olarak A milli takıma
girdim. Ondan büyük feyiz aldım. O arada ümit milli takımı teknik
direktörlüğüne getirildim. Prater Stadında Avusturya ile çok güzel bir maç
oynadık. Basında rahmetli Gündüz Abi başta olmak üzere övgü dolu yazılar çıktı.
Bir ara özel maçlar yapmak üzere Çin’e gittik.”
İzmir Atatürk Stadında bir milli maçtan önce Çetin Güler, Coşkun Özarı ve Nazım Özbay. |
Çetin Güler’in teknik direktörlük kariyerinde en unutulmaz
maçlardan biri Türkiye’nin 17 Kasım 1976’da Dresden’de Doğu Almanya ile 1-1
berabere kaldığı dünya kupası eleme maçıydı. “Ekim sonunda oynanan Malta
maçından sonra Hasan Polat istifa etti. O bırakınca Coşkun Abi de ayrıldı. Kısa
bir süre sonra Doğu Almanya ile maçımız vardı. Rahmetli genel müdür beni
çağırdı. ‘Takımı sen çıkaracaksın ama gençsin, ezilmeni istemiyorum. Ağabey
olarak Doğan Andaç’ı seninle göndereceğim,’ dedi. Malta-Doğu Almanya maçını
seyretmiştim. Adamlar hakikaten bir makine gibi oynuyordu. Maç akşamı herkese
iyi geceler diledim. Rahmetli Erol Togay’ın odasına geldim. ‘Erol, şortun temiz
olsun yarın,’ dedim. Sabaha kadar heyecandan uyumamış. Doğu Almanya maçından
sonra da ben ayrıldım. Türkiye Futbol Federasyonu tarihinde tazminatını ödeyip
ayrılan ilk teknik direktör bendim. Benden sonra da Mustafa Denizli böyle
yaptı.”
Bir milli maçta sakatlanan Cemil Turan'ı saha dışına çıkarıyor. |
Milli takımdan ayrıldıktan sonra 1977-78 sezonunda 2. Ligde
oynayan Kocaelispor’u çalıştırdı. Kadroda Raşit Çetiner, Güvenç Kurtar, Ceyhun,
Bülent Baturman gibi isimlerin bulunduğu takım şampiyonluğu zorlayarak ligi
dördüncü sırada bitirdi.
Kocaelispor'da yardımcısı eski futbolcu Vefalı Muhterem Ar, kulüp doktoru ve umumi kaptan Mehmet Sadık Efe'yle birlikte. |
Ertesi sezon Çetin Güler ile Coşkun Özarı’nın yolları bir kez
daha kesişti. Özarı Galatasaray teknik direktörlüğüne getirilince yardımcısı
olarak kimi seçeceğini hiç düşünmedi. “Galatasaray’da çok zor şartlarda
çalışıyorduk çünkü idman sahası yoktu. Antrenmanı tartan pistte yapıyorduk.
Arabalara binip çeşitli sahalara gidiyorduk. Beşiktaş Şeref Stadında,
Fenerbahçe Dereağzı’nda toprak da olsa çalışacak sahalara sahipti. Fakat
Galatasaray’ın o sıralar Ali Sami Yen Stadı onarımda olduğu için çalışacak
sahası yoktu. İlk yılımızda Trabzonspor şampiyon oldu, biz Başbakanlık Kupasını
aldık. Ertesi sezon Özarı istifa edince ben de ayrıldım.”
Galatasaray'ın sezon açılışında Ali Sami Yen Stadında. |
Coşkun Özarı'nın arkasında eski Galatasaraylı futbolcu Naci Özkaya. |
Kendi ifadesiyle bütün Anadolu’yu dolaşan Çetin Güler Diyarbakırspor, Altınordu, Göztepe, ikinci bir dönem Kocaelispor, Giresunspor, İskenderunspor, Adana Demirspor, Mardinspor, PTT ve Edirnespor’u çalıştırdı. Yirmi yılı aşan hocalık döneminden sonra Futbol
Federasyonuna girdi ve bu kez teknik direktör adaylarını eğitmeye başladı.
“Federasyon 1989’da özerk olmuştu. Yakın arkadaşım Oğuz Öken’i tebrik etmeye
gitmiştim. Beraber çalışmamızı istedi. Böylece 1990’dan itibaren federasyondaki
görevime başladım.”
İstanbul'daki bir maçta Diyarbakırspor yedek kulübesi. |
1980-81 sezonunda 2. Ligde şampiyonluğa oynayan üç İzmir takımının antrenörleri Turgay Meto, Erkan Velioğlu ve Çetin Güler Milliyet'te Mesut Yavuz'un karikatürüne konu olmuş. |
Eskiler ismiyle huyu aynı olan insanları tarif etmek için
“ismiyle müsemma” derlermiş. İşte Çetin Güler de ismiyle müsemma bir insan
olarak, soyadı gibi gülen yüzü, alçakgönüllü kişiliğiyle kurs ve seminer
sorumlusu olarak girdiği Futbol Federasyonunda, Eğitim Müdürlüğüne yükseldikten
sonra hâlihazırda Antrenörlük İşleri Müdürlüğünü sürdürüyor ve tüm kurslarda
öğretim görevlisi olarak teknik adam yetiştirmeye devam ediyor.